Yaşam

'Baba Kaptan' tempo defterini şiirleriyle dolduruyor

Dünyanın az daha kâffesi limanlarına sert atan 86 yaşındaki ağabey Tunçalp Anadoloğlu, deminden tempo defterini 6 senedir kalmış olduğu huzurevinde yazdığı şiirlerle dolduruyor.

'Baba Kaptan' tempo defterini şiirleriyle dolduruyor
27-11-2021 13:08
Ankara

Çevresinde "Baba Kaptan" namına anılan 86 yaşındaki Anadoloğlu, 40 sene süresince okyanusları, kıtaları aşan bitap bedenini, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına ilişkin Ankara Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi'ndeki odasında akordiyon çalarak ve koşma yazarak dinlendiriyor.

Üç kuşaktır denizci bulunan müşterek aileden mevrut Anadoloğlu, büyükbabası ve babasının arkası sıra Deniz Harp Okulundan yetkilendirilmiş namına bayrağı devraldı.

Denizde güzeşte hayatını ve huzurevindeki rahat günlerini AA muhabirine özetleyen Baba Kaptan, Giresunlu müşterek Çerkez ailenin evladı bulunduğunu söyledi.

"Deniz beni tanımlayan yegâne şey." diyen Anadoloğlu, dünyaya gözlerini açmış bulunduğu andan 6 sene öncesine denli rastgele devir denizle iç içe olduğunu, yeğenlerine denli ailesinde her insanoğlunun denizcilik yaptığını anlatım etti.

Aynı sürede konservatuardan da yetkilendirilmiş bulunan Baba Kaptan, "Beşiktaş Konservatuarı'nı bitirdim, müziği baştan sona baş döndürücü sevdim." sanarak konuştu.

Gençlik yıllarından beri sanatın ortamında müşterek hayatı bulunduğunu özetleyen Anadoloğlu, mızıkasıyla ıvır zıvır müşterek konser sundu.

"Kara subayı olunca istifa ettim"

Deniz Harp Okulunu bitirdikten sonraları sefere çıkmaya başladığını aktaran eski kaptan, "Ben okuldan ilerleyiş subayı namına yetkilendirilmiş oldum fakat müşterek müddet sonraları beni karaya atama ettiler. Seyir subayı namına denizleri aştım, dünyayı dolaştım. Karaya atama edilince denizden ırak kalamayacağım düşüncesince istifa ettim." dedi.

Ordudan ayrıldıktan sonraları yiğit namına çalışmaya bitmeme ettiğini ve tahminî 40 sene fariza yaptığını dile getiren Anadoloğlu, şunları kaydetti:

"Gittiğim denizler, güçlü attığım limanlar saymakla bitmez. Bir yegâne Kanada'yı görmedim. Türk denizciliği ve denizcileri, dünyada müşterek numaradır. Türk kaptanları, bunu müşterek dizge namına görmez, yüreklerini koyar."

"Artık torunlarımın kaptanı olacaktım"

Her seferin ayrı müşterek evren ve dünkü serüven bulunduğunu tamlayan Baba Kaptan, yaşamın dünkü bölgeler görmek, ayırt etmek ve bilim edinmekte hafi bulunduğunu vurguladı.

Deniz havasının uzun hayatı sürdürmenin da sırrı olduğuna ayraç fail Anadoloğlu, "Bu hoşnutluk denli gelmemi sağlayan, nazar boncuğu doktorun yazmadığı reçetede saklıdır. O da bahir havasıdır. Deniz havası, insanoğlunun ruhunu dinlendirir." ifadelerini kullandı.

Ömrü yettiğince denizlerde kazanmak istediğini, mesleğini fakat onun adına geçebilecek bambaşka müşterek kardeş kardeş bırakabildiğini kaydeden Anadoloğlu, "Hint Okyanusu'nda taşımalık gemisinde görevliydim. Necati adlı 2. süvari, 'Kaptanım, kaptanım, müjdemi isterim, ata oldun.' dedi. Hemen, 'Gel benimle' dedim ve aşağıya gömülü yazı odasına indik. İstanbul'u arattım ve 'Ben, bundan böyle ayrılıyorum, ata oldum.' dedim. Artık, torunlarımın kaptanı olacaktım." sanarak konuştu.

Anadoloğlu, torunları Ankara'da bulunduğu düşüncesince özlem çekmeye dayanamadığını ve Kuşadası'ndan başkente taşındığını dile getirerek, duygularını "Ben senelerce Allah'a yalvardım, bana torun vermesi için. Yüce Allah'ım da benimseme etti. Şimdi dört torunum var." laflarıyla aktardı.

Şiirlerinin yapıt biçimine getirilmesini istiyor

Torun sevgisiyle geldiği Ankara'da, Seyranbağları Huzurevi Yaşlı Bakım ve Rehabilitasyon Merkezi'ne yerleştiğini, tahminî 6 senedir burada bulunduğunu tamlayan Anadoloğlu, yaşamış bulunduğu yerde kendisini erinçli ve bahtiyar hissettiğini, gani fazlaca koşma yazdığını söyledi.

Baba Kaptan, akıbet yazdığı şiirinden "Dağların zirvesinden eteklerine nazil rüzgarlar/Toz bulutları adına senin gözyaşlarını getirdiler/Kurumasın sanarak dikkat göstermişler/ Belli ki vaziyetini bana beyan etmek istediler/ Kabahat çaker değil sendeydi, affetmiyorum beni acılara gömüm gitmeni..." dizelerini okudu.

Bugüne denli 341 koşma yazan Anadoloğlu, en şişman hayalinin bunların yapıt biçimine getirilmesi bulunduğunu dile getirdi.


SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?