![Urgancılık Tire'de bundan böyle hemen müzede yaşatılıyor](https://www.megahaber61.com/files/uploads/news/default/urgancilik-tirede-artik-sadece-muzede-yasatiliyor.webp)
İzmir
Küçük Menderes Ovası'nda yetiştirilen kenevirin evlerin bahçelerindeki çarklarda anadan görme yöntemlerle işlenmesiyle elde edilmiş halatlar, asırlarca bölgenin en ehemmiyetli sağlık deposu oldu.
Geçmişi Antik Çağ'a dayalı ve Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'un fethinde gemilerde kullandığı urganları ördürdüğü toprak namına söylenti edilen Tire'de, kayıtlara layıkıyla 1950'lerde 600 yöresinde çark bulunurken, sıra işi üretimin gelişme göstermesi ve Küçük Menderes Nehri'ndeki suyun azalmasıyla aileler mesleği giderek bıraktı.
Özel birlikte kuruluşa ilgilendiren fabrikada çağcıl makinelerle üretimin bitmeme etmiş bulunduğu ilçede, anadan görme el urgancılığı ise 62 yaşındaki eli uz Raife Baysal kabilinden bulunmayan olmaya yüz tutmuş meslekleri takdim etmek düşüncesince Kent Müzesi'nde açılan kısımda simgesel namına sürdürülüyor.
Müzede işyar Baysal, urganın haricinde kenevirden süsleyici eşyalar da üretiyor.
Urgancılık meşakkatli
Raife Baysal, AA muhabirine, ilkokuldan sonradan eğitimine bitmeme etmediğini, ana babasının birlikte urgancılığı öğrendiğini söyledi.
Çocukluğunda Tire'de münteşir namına urgancılık yapıldığını dile getiren Baysal, "Babam, amcalarım urgancıydı. Tire'nin geçimi de urgancılıktan sağlanırdı. Her evde tek yok ise en azından tek çark vardı." dedi.
Urgancılığın güç birlikte meslek bulunduğunu tabir fail Baysal, istihsal dönemini şu şekilde anlattı:
"Kendir tohumu tarlaya ekilmesinin peşi sıra bitkinin yetişerek 2,5-3 m. olması beklenir. Bunlar büyüdükten sonradan biçilir, suya gömülür. Eskiden Küçük Menderes vardı, demin suyu kesildi. Berrak akardı, o suyun ortamında 9-10 çağ gömülürdü. Sudan çıkarıldıktan sonradan kurutulur ve develerle evlere dağıtılırdı. Evlerde soyulur ve fakat o devir işlenmeye anık olur. Mahlacımız dövülür, tarakta taranır, rafine biçimde çarkımızda işlenmeye anık olur. Büyük kalıplarla birleştirildiğinde urgan halat durumuna gelir. 75 metre, 100 m. istediğimiz boyunda olur. Daha ilkin kamyonlarda ağırlık sarmalarında kullanılırdı, kuyu urganları yapılırdı."
Tireli gençlerin anadan görme meslekleri öğrenmeye âşıklı bulunduğunu tamlayan Baysal, "Bu sanatı bildiğim düşüncesince alım çalım duyuyorum. Unutulmamasını istiyorum. Bizler ölmeden birilerine kalıt bırakılsın istiyorum. Dilim döndüğünce söylemeye çalışıyorum. Gençlerimiz öğrensin, bilinsin, bunlar atalarımızın mesleği." niteleyerek konuştu.
Kenevirden ev eşyaları da yaptığını vurgulayan Baysal, şunları kaydetti:
"İşlemiş olduklarımı ne yapsam niteleyerek düşündüm. Runnerler (dekoratif uzun, elverişsiz masa örtüsü), sepetler, çantalar, şapkalar hazırlamaya başladım. Ürettiklerimiz de müzemizde satılıyor. Oğluma da öğrettim gücün gitgide yapar mı bilmiyorum. Ata meslekleri bulunduğu düşüncesince ölmemesi icap ettiğini düşünüyorum. Sağlıklı birlikte malzeme. Eskiden kilimlerimiz vardı, atıklarından minder yapardık. Her ıpıssız değerlendirilirdi. Öğrenmek talip çok. Hiçbir obje emeksiz öğrenilmiyor. Her işin birlikte zorluğu bulunduğu üzere bunun da zorlukları var, çabucak bire aklık olmuyor."