İstanbul
Başta İstanbul iktisap buyurmak kadar hepsi Türkiye'deki maçlarda matbuat çalışanlarının emek vermek koşulları ve fariza alanlarının organizasyonunu yürüten Birgül Pullukçu, AA muhabirine meydana getirdiği açıklamada, bir avrat düşüncesince baş döndürücü ağır bulunduğunu fakat işini baş döndürücü sevdiğini aktardı.
Türkiye Spor Yazarları Derneğinin (TSYD) o fasıl Cağaloğlu'nda mevcut merkezinde 1984 senesinde çalışmaya başlamış bulunan Birgül Pullukçu, karşılaşma yoğunluğu dolayısıyla bir aşırı devir namına çağ ayıramadığını dile getirerek, "Haftada 5 çağ dernekte çalışıyorum. Hafta içi ve hafta sonu maçlar oluyor. Maç olmazsa, derneğimizin üstlendiği organizasyonlar oluyor. Hep bir yerde fariza yapıyoruz. Kendime çağ ayıramıyorum. hususi hayatım sanarak bir nesne kalmadı. Kendime devir ayırabileceğim hususi bir hayatım kalmadı. Bu da en şişman eksikliğim ha fakat işimi baş döndürücü istekle yapıyorum. Gazetecilerle bir arada olmayı baş döndürücü seviyorum. Oturarak bir iş gerçekleştirmek bana layıkıyla değil sanarak düşünüyorum. Bir şeyler üretmek, gazetecilere müfit olmak, eksiklerini gidermek, problemlerini halletmek bana büyüklük veriyor." ifadelerini kullandı.
"Bizim düşüncesince maçlar 90 dakikadan oluşmuyor"
Bir futbol maçının kendileri düşüncesince 90 dakikadan baş döndürücü hâlâ dahası bulunduğunu özetleyen Birgül Pullukçu, şunları kaydetti:
"Bir karşılaşma 90 dakika fakat bu karşılaşma düşüncesince kısaca 10 çağ öncesinden hazırlıklarımıza başlıyoruz. Spor medyasında etkin müsavat sorumlusu arkadaşlarımıza duyurularımızı yolluyoruz. Onlardan mevrut isimlerle listelerimizi tamamlıyoruz. Tribündeki kontenjanımızı oluşturuyoruz. Daha sonradan bu listeleri Türkiye Futbol Federasyonunun sistemine giriyoruz. Maçlardan 4 çağ evvela stada gidiyoruz. Gazeteci arkadaşlarımızın stada girişlerine asistan oluyoruz. Görev yapacakları yerlerde sıkıntıları varsa, onları gideriyoruz. Maç bittikten sonradan matbuat toplantıları başlıyor. O da bitip gelişigüzel nesne tamamlanınca, en sonuç kılıç stattan ayrılıyoruz. Bizim düşüncesince maçlar 90 dakikadan oluşmuyor."
"Nişanlımdan ayrılarak işimi yeğleme buyurmak mecburiyetinde kaldım"
Mesleğinin hususi yaşamında da belirleyici bulunduğunu vurgulayan Birgül Pullukçu, laflarını şöyleki sürdürdü:
"İşimi baş döndürücü seviyorum. Sevmesem yapılacak bir iş değil. Özellikle bir kadının yapabileceği en ağır işlerden biri. Binlerce kişiyle uğraşıyorum. Herkes Birgül'ü öğrenmiş. Sadece taşınmazlar içerisinden değil taşınmazlar dışından da gazeteciler sonsuz bir nesne istiyorlar. İşimi elleme hazırlamaya çalışıyorum. Çok kaideci bir insanım. Bir fasıl nişanlandım. Nişanlım gece olduğunda pik gelince, onu bile stadın kapısından hapishane sokmuyordum ve stadın kapısında durmak mecburiyetinde kalıyordu. Sürekli maçlar yüzünden aramızda teessürat yaşanmaya başladı. Bu da beni zora sokuyordu. Nihayetinde nişanlımdan ayrılarak işimi yeğleme buyurmak mecburiyetinde kaldım. Benim akrabalarım bundan hakeza spor medyası çalışanları."
"UEFA'da emek vermeyi baş döndürücü isterdim"
İş hayatında tek gazeteciyi bir diğerinden ayırmadığını ve her insana denk yaklaştığını aktaran Pullukçu, "Zaman devir üzüldüğüm şeyler oluyordu geçmiş başlangıçta fakat kullanıcılarını tanıyarak bunları aşmayı öğrendim. Hem gazeteciler hem ego birbirimizi baş döndürücü elleme tanıdığımız düşüncesince sıkıntı kalmadı. İşimi kavait çerçevesinde yaparım. Bunu da hepsi bilir. Bu kuralları adına getirince, kimesne bahtsız değil sanarak düşünüyorum. UEFA'da emek vermeyi baş döndürücü isterdim. Onların kuralları bizlere layıkıyla baş döndürücü hâlâ iyi. Ben de kaideci biriyim fakat az buçuk hâlâ elastik davranabiliyoruz. Yurt haricinde katiyen hakeza bir nesne olmuyor. Akreditasyonlar ve apayrı çalışmalar düşüncesince verdikleri bir müddet var, ona uymayınca banko onama etmiyorlar. Bizim matbuat topluluğu onların gelişigüzel söylediğini yapıyor fakat ego söyleyince az buçuk hâlâ ısrar eden oluyorlar. Bu da bizi az buçuk yoruyor." biçiminde konuştu.
TSYD'de avrat unsur sayısının çağ geçtikçe arttığını özetleyen Pullukçu, "TSYD'nin şu anda 50'den bir tomar avrat üyesi var. Başkanımız hanıma baş döndürücü bedel veriyor ve unsur olmalarından yana. Mesleklerini aklık eden kardeşlerimiz var. Sadece adamların yapabileceği bir manzume şekilde görmüyorum. Çok kalburüstü bulunan arkadaşlarımız var. Kadın düşünmek güzellik, naziklik demek. O nedenden avrat gelişigüzel yerde olmalı ve spor basınında da avrat sayısının artmasından yanayım. Dünya Kadınlar Günü'müz mutlu olsun. Bunu ara sıra hemen güya yaptığımızı düşünüyorum. Güzel çiçekler, elleme mesajlar vermekle hanımlar haset kutlanmıyor. Hem hanımlarımıza hem erkeklerimize şiddetin, tacizin olmadığı, doğruluk ve hukukun adına getirilmiş olduğu elleme bir evren diliyorum." niteleyerek laflarını tamamladı.
