Akıllara dinginlik sağlayan olayda, apartmanın art bahçesindeki kayalıklardan kopan parça, ortak daireye dokunca verdi. Oturulamaz duruma mevrut daireden boşaltma bulunan kiracı, ev sahibinin kendince başlatmış yer aldığı yürütme takibiyle sarsıldı. İcra izlemesine itiraz etti. Bunun üstünde mahkemenin şeklini bu kere ev sahibi tuttu. Davacı ev sahibi, mülkiyeti namına ilgili taşınmazını 05/10/2013 giriş günlü kira kontratı ile davalıya kiraya verdiğini, maaş kira ederinin 1.000 TL şekilde kararlaştırıldığını, mahkemeli kiracı kabilinden 2014 yılı Eylül, Ekim Kasım, Aralık kocaoğlan ile 2015 yılı Ocak kocaoğlan kira bedellerinin ödenmediğini öne sürdü. Ödenmeyen toplanmış 5.000 TL kira alacağının tahsili düşüncesince mahkemeli aleyhine yürütme takip edeni başlatıldığını, davalının nahak ve çirkin oruçlu itirazı yüzünden takibin durduğunu gelecek sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalının yürütme inkar tazminatına mahkum edilmesine değişmeyen verilmesini arzu etti.Davalı kiracı ise kiralanan konutun bulunmuş yer aldığı yapının art bahçesindeki duvardan şişman ortak kayaç parçasının yuvarlanarak binaya düştüğünü, bu hususta şehremaneti kabilinden delil tutulduğunu dile getirdi. Binada dirilik güveliğinin bulunmadığının ve bundan böyle oturulamayacağının belirleme edildiğini, yapının boşaltılarak mühürlendiğini, akabinde savlayıcı kiraya verenle meydana getirilen görüşmeler neticesinde, bundan böyle fiili şekilde dairede oturmanın benzer olmaması nedeniyle bahisle sözleşmenin aykırı şekilde feshedildiğini öne sürdü. Davalının, kiralananı sözleşmede maksut kullanıma makul biçimde bulundurmakla işyar olduğunu, 2014 yılı Eylül ayına bağlı kira borcu haricinde davacıya rastgele ortak borcunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istedi.Dosyaya maruz fotoğraflar incelendiğinde sakıt kayaç parçasının kiralananın kullanımına bariyer olacak zorlayıcı etmen dokuma ettiğine ilgi çekici mahkeme; savlayıcı kiraya verenin, anlaşma boyunca kiralananı kullanıma makul halde bulundurmakla işyar olduğuna, kiralananın mahkemeli kiracıdan kaynaklanmayan nedenlerle kullanılamaz duruma geldiği, davalının borca itirazında DOĞRU yer aldığı gerekçesiyle, davanın reddine değişmeyen verildi. Hüküm, süresi içre savlayıcı vekili kabilinden temyiz edilince devreye Yargıtay 3. Hukuk Dairesi girdi.Kararda şu biçimde denildi: “Kira sözleşmesi, kiraya verenin ortak şeyin kullanılmasını yahut kullanmayla beraberce ondan yararlanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna yanıt kararlaştırılan kira bedelini üstlendiği sözleşmedir. Tanımdan da anlaşılacağı üzere, kira kontratı rastgele ortak dü tarafa namus borcu yükleyen sözleşmedir. Somut olayda, dosya ortada mevcut deliller dikkate alındığında, kiracıdan kaynaklanmayan, kiralananın kullanılmasına ehemmiyetli seviyede bariyer dokuma eden, sonra ortaya çıkan zorlayıcı sebeple, mahkemeli kiracı tarafından, kiralananın 01/10/2014 tarihinden itibaren kullanılmadığı, davalının 2014 Eylül ayına ilgili kira borcunu benimseme etmiş yer aldığı anlaşılmıştır.O halde, mahkemece, yukarıda açıklayan maddesel ve türel olgular, davalının benimseme beyanı, savlayıcı kiraya verenin 01/10/2014 tarihinden itibaren kira alacağı talebinde bulunamayacağı dikkate alınarak; davalının benimseme beyanı doğrultusunda davanın azda olsa kabulüne değişmeyen verilmesi gerekirken, yanılgılı yorum ile mukayyet biçimde hükümranlık tesisi akıllıca görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. Kararın bozulmasına oy donanması ile hükmedilmiştir.”
