Medipol Mega Üniversite Hastanesi Dermatoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Filiz Topaloğlu Demir, ahali ortada geceleyin yanığı adına da tanıdık zona rahatsızlığı karşı ehemmiyetli uyarılarda bulundu. Doç. Dr. Topaloğlu Demir, varicella-zoster isminde virüsün ne bulunduğu zona'nın, kızarıklık üstünde içi su kırcı ağrılı keseciklerle seyreden nezdinde ten rahatsızlığı bulunduğunu belirterek, “Genellikle doğacak yaşlarda, 50 gözyaşı boyun kişilerde ortaya çıkmakla beraberce hâlâ ilkin suçiçeği geçirmiş bulunan herhangi nezdinde yaştan insanlarda görülebilir. Yaşlılar haricinde fiziki ve emosyonel ruhsal gerilim geçirenlerde, muafiyet sistemini zayıflatan lösemi, lenfoma üzere rahatsızlığı olanlarda, muafiyet sistemini baskılayan derman kullananlarda hâlâ kesif görülür. Genellikte insanoğlu yaşamı boyu nezdinde kat ortaya çıkmasına karşın muafiyet sisteminin baskılandığı bulunmaz hallerde dü ve hâlâ çok kat ortaya çıkabilir” dedi.
“Tek yönlü garpçı ağrıyla seyrediyor”
Herpes virüs ailesinin nezdinde üyesi bulunan varicella-zoster virüsünün meydana getirmiş bulunduğu evvel hastalığın suçiçeği bulunduğunu anlatım fail Doç. Dr. Topaloğlu Demir, şöyleki bitmeme etti: “İlk enfeksiyondan sonraları bu virüs senelerce beyinden çıkan sinirlerde ve murdarilik süresince asap köklerinde gizli kalır, inaktif adına bekler. Bu virüs, cisim defans sisteminin kilo vermesine minval açan ayrışık nedenlerle ortaya çıkarak şu demek oluyor ki aktifleşerek zona ismi sunulan illet tablosunu meydana getirir. Genellikle endam ve gövdede yegâne yönlü yanıcı, garpçı tarzda dert ve daha sonra ortaya çıkan kızarıklık halinde başlar. Ağrı sonrası eyyam içerisinde bu al kapatma şeklindeki kızarıklık üstünde tasarruf yayınlayan içi likit kırcı önemsiz kabarcıklar ortaya çıkar. Süreçte iltihabi nezdinde manzara alabilen bu su kabarcıkları, 1-3 hafta ortamında kuruyup, kabuklanarak dökülürler. Ağır olgularda, yaralar tali adına bakteriler ile enfekte olduğunda iz kalabilir.”
“En kesif yüz, saç derisi, sorumluluk ve kalçada görülüyor”
Doç. Dr. Topaloğlu Demir, zona hastalığının suçiceğinden en ehemmiyetli farkının bedenin tamamına dağılmayıp nezdinde yarısında hudutlu kalması olduğuna değinerek, “Yüz, saçlı deri, boyun, kaide üzere alanlar hastalığın çoğunlukla görüldüğü öteki alanlardır. Tanı çoğu kat klinik manzara ve semptomlara dayanılarak konulur. Çok seyrek de olsa illet süprüntü olmaksızın çabucak dert ile seyredebilir, bu halde teşhis bırakmak iyice zorlaşmaktadır. Tanıyı sübvanse etmek düşüncesince seyrek polimeraz zincir reaksiyonu (PCR) ismi sunulan nezdinde formül ile virüse ilgili irs materyallerinin varlığı araştırılır. Bu imtihan zona rahatsızlığı düşüncesince en duygun testlerden biridir. Ayrıca virüse karşı muafiyet sistemi kabilinden açılan antikorların varlığı ve seviyesinin incelenmesini sağlayıcı biyokimyasal analizler yapılabilir yahut döküntülerin içerisinde arazi meydan likit varicella-zoster virüsü kültürüne ekilebilir” halinde konuştu.
“Bulaşıcı değil fakat virüsle karşılaşmayanlar risk altında”
Zona hastalığının bulaşan olmadığına dikkati çekici Doç. Dr. Filiz Topaloğlu Demir, otama karşı şu değerlendirmeyi yaptı: “Tedavide erek ağrılı süreci azaltıp, iyileşmeyi kamçılamak ve muafiyet sistemi baskılanmış kişilerde virüsün bedenin öteki bölgelerine ve organlara dağılması engellemektir. Tedavinin etkinliğinin artarak çoğalması ve zona sonrası enfeksiyon durumunda illet iyileştikten sonraları ortaya çıkabilen ‘postherpetik nevralji' adına tanıdık ağrının azaltılması düşüncesince tedavinin tehirsiz evvel 3-4 gündüz içerisinde başlanması önemlidir. Zona bulaşan nezdinde illet değildir fakat varicella zoster virüsünü ile on paralık karşılaşmamış kişilerde (suçiçeği enfeksiyonunu geçirmemiş ve suçiçeği aşısı sıfır kişilerde) dek ile suçiçeği ortaya çıkabilir. Hastalar bu anlamda uyarılmalıdır.”
