Ankara
Ankara Olgunlaşma Enstitüsünün giyim, el sanatı, kuyumculuk, grafik, seramik ve cıncık alanlarındaki Ankara temalı eserleri, başkentin antika dönemlerden bugüne uzanan yolculuğunda simgeleşen mahsul ile figürleri konuşma ve modayla yevmiye yaşama taşıyor.
Bu asar ortada anadan görme Ankara evlerinin resmedildiği fularlar, camdan imal edilen Hitit geyiği, şehrin anadan görme dokuması sof kumaşı ve dünyada sadece Gölbaşı ilçesinde yetişen endemik birlikte çeşit bulunan yârenlik çiçeği tasarımları en aşırı beğenilir ve öne çıkan mahsulat oldu.
Enstitüde konuşma dizaynı öğretmenliği fail ve anadan görme Ankara ev ile sokaklarını boyama tekniğiyle fular hakkında resmeden Bahtinur Çelik, zamanı fotoğraflardan yola çıkarak bu çalışmaya başladığını söyledi.
"Satış ve derlem düşüncesince üretiyoruz"
İpek kumaşı, gutta tekniğini kendisinin bulmuş olduğu değişik birlikte yöntemle kullanarak boyadığını aktaran Çelik, sonunda hâlâ total ve latifçe hasıl birlikte meyve elde ettiğini, başkaca benzeşim birlikte çalışma vermeyi kravatlara da uygulayacağını belirtti.
Çelik, enstitüde gelenekten geleceğe uzanan asar istihsal etmek düşüncesince Ar-Ge çalışma harcamaları ve uygulamaları yaptıklarını dile getirerek, "Kadınların en sevilmiş olduğu fular, kıyafet, güpür hakkında uygulayabileceğimiz tamamı çalışma harcamaları okulumuzda yapmaktayız. Bununla alakalı arzu de var. Siparişler alıyoruz, zira satışa müteveccih icraat yapıyoruz. Satışın haricinde derlem düşüncesince çalışıyoruz." dedi.
Ankara'ya başmaklık figürlerin arazi almış olduğu mamüllerin en aşırı satılanlar ortada bulunmuş olduğu bildiren Çelik, geliştirdiği şekilleri moda dizaynı dalında etkin gençlere aktarma etmek ve onlara düşün özgülemek istediğini kaydetti.
Enstitünün El Sanatları Alan Şefi Didem Özkorucuklu da Ankara sofunun üretimi düşüncesince 3 sene süresince kurumsal namına çalıştıklarını belirterek bu güpür türünün en akıbet 19. yüzyılda Ankara’da üretildiğini söyledi.
Ankara sofunun, günümüze ulaşabilen 8 örneğinden 5'inin Etnografya, 3'ünün ise İstanbul'daki Sadberk Hanım Müzesi'nde bulunduğunu aktaran Özkorucuklu, "Kumaşın kendine ilişik hususi sırları var, zaman üretiminin olmamasının nedenlerinden birisi de bu sırların unutulmuş olması." dedi.
"Gerçek koridor en yaklaşan kumaşı dokuyoruz"
Ankara keçisinin tiftiğinden imal edilen sofun, nanoteknolojik birlikte güpür bulunduğunu ve literatür serin, kışın yunak tuttuğunu tamlayan Özkorucuklu, "O sebepten padişahlar bu kumaşı aşırı birlikte tomar kullanmışlar o dönemde. mesela Yavuz Sultan Selim, softan bambaşka uğur boncuğu kumaşı kullanmamış. Hatta yeşil sof kullanmış yeşil rengini aşırı sevilmiş olduğu için. Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde de saray kumaşı halinde bahsedilir bu dokumadan." niteleyerek konuştu.
Özkorucuklu, moher kumaşların herhangi birlikte semt ve atölyede üretilebileceğini fakat bunların sof kumaşı ikrar edilemeyeceğini dile getirerek, şöyleki konuştu:
"Bir el atkısı ve çözgüsü moher iktisap etmek zorunda, ikincisi kaşkol ve çözgüdeki moher ipinde katiyen uğur boncuğu kokteyl olmamalı. Ayrıca güpür nesiç işlemini bitirdikten sonra, sırlama işlemi dediğimiz, kumaşın yumuşatılması gerekiyor. Bu işlemleri muhtemel olduğunca anadan görme yöntemlerle yapıyoruz. Sof dokumacılığına bağlı bilgilerimizi araştırmacıların icra ettiği analizler ile Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde arazi düzlük ifadelere borçluyuz. mesela Seyahatname'de sofun üstünde aşırı dobra desenler bulunmuş olduğu anlatılır. Bu desenler kumaşın sırlanması sonrası üstünde çıkan harelerdir. Biz asıl koridor en yaklaşan kumaşı dokuyan yegâne kurumuz."
Sofun dayanabilen ve su geçirmeyen birlikte güpür olduğunu, bu sebepten emektar zamanlarda çul ve ev tekstilinin beraberinde aut bölgelerde fazladan sefine yelkenlerinde kullanıldığını kail Özkorucuklu, "21. yüzyıldayız ve gene bu zamanı uyandırmaya çalışıyoruz. O sebepten iş talip ve güç birlikte yolda yürüyoruz." niteleyerek konuştu.
"Güncel tasarımlarla doğacak kuşaklara emektar kültürü bildirmek düşüncesince çabalıyoruz"
Ankara Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü İlknur Koçbıyık, "Ankara" ve "renk nitelik Anadolu" temasıyla gündeş dizaynlar yaparak doğacak kuşaklara emektar kültürü bildirmek ve onların üzerlerinde bu giysileri kıymetlendirmek düşüncesince çabaladıklarını kaydetti.
Enstitüdeki 82 öğretmen, 61 eli uz öğreticiyle 7 dalda yetişek verdiklerini ve 13 atölyede istihsal faaliyeti yaptıklarını aktaran Koçbıyık, "Ayrıca hazırlamış olduğumuz koleksiyonları, işporta ürünlerini diyar içi ve dışında, arsıulusal platformlarda hem sergiliyoruz hem defilelere çıkarıyoruz. Türk kültürünü lanse etmek düşüncesince bu biçimde etkinliklerimiz oluyor." ifadesini kullandı.
Koçbıyık, enstitüdeki satı odasında ürünlerini müşteriyle buluşturmanın beraberinde sergilediklerini dile getirerek şunları kaydetti:
"Birçok kurumumuz hediyelik ürünlerde bizi yeğleme ediyor. Çünkü herhangi birlikte birisi el sanatı, el emeği, menfez nuru ürünler. O sebeple yeğleme ediliyoruz. Burada gördüğünüz mahsulat Türk işi, aşırı birlikte tomar dışarıda bulabileceğiniz dizaynlar değil. O sebeple kılıç bunu hem yaşatıp bununla beraber satışını yaparak mahsul biçimine dönüştürmüş oluyoruz."
Enstitü Müdürü İlknur Koçbıyık, üretmeye başladıkları sof kumaşından elde edilecek ürünleri derlem biçimine getirip bu kumaşın kullanımın sahasını yaygınlaştırmayı hedeflediklerini de laflarına ekledi.
